Çok mu hayalperestlik yapmış,

Ya da gerçeklerin dışına çıkmış olurum bilemiyorum.

Kamuoyunda şeker fabrikasının özelleştirilmesine ilişkin yorumları topluyor, çıkarıyor, bir sonuca varmak istiyorum karşıma tek bir gerçek çıkıyor: KAPANMASIN!

Bir karış toprağını dahi ölse, yokluktan yerle yeksan olsa da satmaktan imtina eden biz Anadolu insanı için haliyle özelleştirme yani bizim olan fabrikanın satışa çıkarılıyor olması hakikaten zor bir durum.

İmkansız isteniyor bir nevi.

Beş para etmese, üzerinde yetişen mahsulün gideri ederinden fazla olsa da ‘satılık toprak’ yoktur lügatimizde.

Fakat dünya ve devlet yapısı artık öylesine değişti ki ne biz dünkü biziz ne de devlet dünkü devlet.

Globalleşen dünyada, ekonomilerin sınırlarının kalktığı bir düzende özelleştirme ülkeler istemese de ekonomide olmazsa olmazlardan.

Biz Yozgatlılar ‘özelleştirme uygulamalarına’ çok da yabancı değiliz.

Biliyoruz ki, devlet özelleştirme programına aldıysa o fabrika gitti gidecek demektir.

Kaçınılmaz sonu durdurmak mümkün mü?

Gerekçeler arasında: “Zarar ediyor, kurtarmıyor, kapasitesinin altında, devlete yük’ gibi kavramlar var ise devlet bu işi çoktan resmi olarak da bitirmiştir demektir.

Hal böyle iken beklentiler nereye çıkıyor, ‘Özelleştirilsin’ ama ‘KAPANMASIN.’

Devlet satış sırasında 5 yıllığına üretim şartı koyacak.

5 yıl çok da uzun bir zaman dilimi değil, göz açıp kapatıncaya kadar geçip gider. O 5 yılında sonunda fabrika kapanmasa da kapanacağı düşüncesi bile tüylerimizi diken diken etmeye yetiyor.

Yozgat Şeker Fabrikası’nın satışı noktasında devlet bir karar vermiş, bir yola çoktan çıkmış ise bu süreçte ‘talipli’ olmak, ‘fabrikayı satın olmak’, herkesten önce ilk sahibine yani bize düşer mi düşmez mi?

Hemen ilave bir soru daha; bu fabrikayı bizden biri da konsorsiyum alırsa akıbeti ne olur?

Fabrika satılacaksa ve biri alacaksa, o fabrikanın her şeyine vakıf, pancar üreticisini ve üretimini tanıyan, bizden birilerinin almasıdır uygun olanı.

O fabrikanın Yozgat için anlamını idrak etmiş bir beyin çalıştırabilir ancak.

Bunun adı kooperatif mi olur, konsorsiyum mu olur, kişi mi olur, ticari boyutuna çok fazla aklım ermez.

Eğer bu günden yarına temennimiz ‘fabrika satılmasın’ ise gelin bu fabrikayı satın alalım.

Günümüzün en önemli birlikteliği olan kooperatifleşme yoluyla da yapabiliriz bunu.

Elbette bu işi bilen büyükler, ticaret erbapları bir akıl yürütecek, en doğru kararı verecektir.

Fakat devletin Yozgat Şeker Fabrikası’na ‘Zarar ediyor’, ‘Kapasitesinin altında çalışıyor’ şerhi koymuş ise bu işin geri dönüşü yoktur.

Evet fabrikamız özelleştirilmesin, ancak sadece ayak diremek, gerçekleri inkar etmek tıpkı Tekel Fabrikası’nın satışında olduğu gibi başımızı kuma gömmekten başka bir şey değildir.

O halde ticaret erbabı, parayı yöneten büyüklerime soruyorum ‘Yozgat Şeker Fabrikası bize yar olur mu olmaz mı?’