Yozgat’a yatırımcı gelir de gelmez…
İsterseniz önce yaşanmışlıklar üzerinden değerlendirelim konuyu.
Mesleğe başladığım yıllarda fazlasıyla duygusal bakıyordum Yozgat’a dair olaylara.
Yozgatlı yatırımcı ne pahasına olursa olsun memleketine yatırım yapmalıydı.
Siyasetçi ne pahasına olursa olsun istikbalini de karartsa Yozgat adına iradesini ortaya koymalı.
Bürokrat, bürokrasi düzenine takılmamalı makamını kaybetse dahi.
Gazeteci her doğruyu her yerde konuşmalı inandırıcılığını yitirse dahi.
Milletvekili farklı milletvekilini de kucaklayabilmeli.
Yozgat menfaatleri uğruna birbirini sevmese de yöneticiler bulundukları makam ve millet hatırına bir arada olmalı.
Bu ve benzeri niyetler aslında bir Yozgatlı’da olması gereken duyguların yansıması.
Ancak hayallerle yani niyetlerle gerçeklerin aslında bir birinin aynısı olmadığını görüyor insan yaşadıkça ve yaşlandıkça.
Mesela Yozgatlı bir işadamı memleket sevdasına, insanının hayrına kâr etmese de doğduğu topraklara yatırım yapmak için gelmiyor.
Ya da sırf duygusal bağı yüzünden para kaybetmek istemiyor.
Duyguların yanı sıra gerçeklere de bakıyor.
Aşk tek başına karın doyurmaz derler ya tek başına memleket sevdası yatırım yapması için yeterli gerekçe olmuyor gurbetteki işadamı için.
Gurbetteki işadamı Yozgat’taki yatırımcının hak ettiği değeri, ilgiyi görmediğini fark ettiği an gurbetteki yatırımcı için duygular hükmünü yitiyor gerçekler başlıyor.
Aslına bakarsanız dövizdeki oyunların arından ülkemizde yaşanan ekonomik olumsuzluklar gösterdi ki paranın dini-imanı, milliyeti vicdanı olmuyor.
Maalesef toprağı uğruna can verenler parasını feda etmiyor.
Maalesef ülke olarak çok ağır bir imtihandan geçiyoruz ve ortaya koyduğumuz irade çok da iç açıcı değil.
Paranın sıcaklığı pek çoğumuz için her şeyin ötesinde ve vazgeçilmez olmuş.
Gerçeklere bakıyorum para sahibi.
Şartları kolluyor, getirisini götürüsünü çok iyi hesap ediyor.
Evet 28 Şubat sürecinde sermayenin rengine bakıyordu bu gün de siyasi gücüne bakılıyor.
Ömrümden geçen zamana bakıyorum, Yozgat’a yatırım için gelen işadamlarının ne tür engellerle gerisin geriye gönderildiğini görüyorum.
Sermayenin rengine değil ancak ahbap-çavuş ilişkisine bakılıyor.
Siz Yozgat’a hangi yatırımcıyı davet ederseniz edin davetiyeniz şahsa özel değilse yaptığınız çağrılar belediye hoparlöründen yapılan anonsların ötesine geçmiyor.
Tıpkı Yozgat’ta olduğu gibi.