Türkiye’de siyah beyaz yıllara bakıyorum, o yıllar ayrışmanın en ciddi hissedildiği illerin başında geliyor Yozgat.
Şehir merkezinde bir taraf ‘camiler taşlanıyor’ iddiasında bulunurken, diğer taraf camilerden uzaklaşmış.
Sağcıların-solcuların camileri, mahalleleri, kahvehaneleri dahi türemiş toplum hayatında.
Ömrümün 10 yılını geçirdiğim Çayıralan’da dahi o kadar fazla 12 Eylül yaşanmışlıkları dinledim ki, kitap değil sinema filmi çıkar her birinden.
Dinlerken hayal ediyor, o günlere gidiyorsunuz.
Bugünden o günü görmek inanılır gibi değil.
Benim memleketimde, benim insanım nasıl olmuşta bu denli ayrışmış diyor insan.
O günler geride kaldı, bir daha da gelmesin.
Ama biliyorum ki ne kadar uzaksa o kadar yakın bir zaman dilimi.
Bu milletin evlatlarını hiçbir karanlık güruh birbirine düşüremez, düşürmesinde. Amacımız, gayemiz, duamız bu yönde.
Yozgat özelinden konuyu değerlendirecek olursak, meslek hayatım boyunca başta siyaset müessesesi olmak üzere, STK’lar ve cemaatlerin insanı insan olduğu için sahiplenmesi, kabullenmesi ve kucaklaması için mücadele ettim.
Maalesef ‘Yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevme’ noktasında çok da cömert bir gönle sahip olmadık, ya da olamadık.
Evet bugün dünden daha iyi durumdayız, daha bilinçli, daha şuurluyuz ama bu tek başına insanları kucaklamak, Yozgat’ı tek vücut görmek için bu gün dünden daha iyi olmak yetmiyor (gibi).
Siyaset üstü kimlik, belki de kaybettiğimiz, bir türlü cüzdanımızın ön yüzüne koyamadığımız yönümüz.
Bu gün siyasetin başta iktidar olmak üzere tüm katmanları, insan yapısı ile Yozgat’ı tek vücut görmesinden yana tavır sergilemek, duruş ortaya koymak zorundayız.
Aslında bir zorunluluk değil insan olmanın, Yozgat olmanın bir gerekliliği olmalı.
Yozgat…
Ayrıştıralım, parçalayalım, kutuplaştıralım faydası kime, peki zararı?
İşte zarar denilen o can acıtıcı bölümün müsebbibi siz, biz, tüm toplum.
Bu gün insanımda var olan yorgun tavra, duruşa bakıyorum beklentiler daha pozitif, vicdan muhasebesinden yana.
Gürültü istemiyor insanım.
Ayrışmadan taraf zaten olmamış bilerek isteyerek.
Bu gün Yozgat’ı bir yerlere taşımak, ışık tutmak, gelecek görmek, gelecek vaat etmek, duruş sergilemek istiyorsak zaten bir parça kalmış Yozgat’ı çekiştirmeyelim.
Sürekli ağabeylik kavramından bahsediyoruz ya, adına abi deyin, büyük deyin, öncü deyin, Yozgat sevdalısı deyin.
Ne derseniz deyin ama Yozgat’ı samimiyetle kucaklayın ki bu şehrin insanı geleceği gurbette, karanlık Eylül günlerinde, ya da kabir başında aramsın!!!