Şimdilerde hayır sever olmak kolay.
Mühim olan bir maddi imkanı paylaşmak mıdır hayırsever olmak için inanın kestirmesi zor.
Önce niyeti kamilinden paylaşımcı olmak gerekir.
Olmalı ki, maldan verilen candan gitmesin.
O yüzden vakfetmekle başlar he şey ömre ve yaşanmışlıklara dair.
Vakıflar ecdadı Osmaniye’den bu güne toplum hayatına yön verdi.
Padişahlardan tutun da en alt zümreye kadar vâkıf olabilmenin hazzını yaşadı.
O gün adı medrese olan bu günün üniversitelerinin temelinde padişahların kurduğu ve bizzat yönettiği vakıflar bulunur.
2006 yılında müstakil üniversite hüviyeti ile kurulan Bozok Üniversitesi’ne vakfedilen ömürlerin ortaya koyduğu iradenin adı değil miydi “Bir tuğla da sen koy” kampanyası.
Hatırlamak, unutmamak lazım o gün ortaya konulan iradeyi, duruşu ve şuuru.
Bunun adı bir vakıf duruşuydu aslına bakarsanız.
Bir tuğlada sen koy’larla başlayan o sürecin adı bu gün Bozok Üniversitesi.
Emeği geçenler var olsun, dün tuğlalarla duvarları örülen bu gün Bozok Üniversitesi Yozgat ve ilçelerinde geniş bir yerleşkeye sahip.
Ve kim ne derse desin akranlarına göre iyi durumda olan bir üniversiteye sahibiz.
Elbette ki üniversitelerin gelişimini etkileyen pek çok önemli unsur ve gelir kapıları var.
Fakat Osmanlı’dan günümüze baktığımızda bu tür eğitim kurumlarının temelinde vakıflar duruyor.
Bu anlamda Bozok Üniversitesi Vakfı’nın dün akşam dayanışma yemeği vardı.
Tanışma yemeği de diyebilirsiniz bunun adına.
Özünde yatan diğer bir neden ise vakıf bünyesinde daha çok öğrenciye burs imkanı sunabilmek.
Bunun da yegane yolu vakıftan geçiyor.
2015 yılında üniversite bünyesine kazandırılan vakfın desteklenmesi demek, hayrın ve o hayrı severlerin en kıymetli örneği.
Böylesine ehemmiyeti ve manevi hüviyeti büyük bir sivil yapılanmaya verilecek destek üniversitenin geleceği adına maddi ve manevi getiriş adına ciddi kaynak teşkil edecek.
İşte tamda bunun idraki adına dün bir adım atıldı.
Devamı Ankara ve İstanbul’da da gelecek.
İnanıyorum ki, vakfın desteklenmesi, gelir getirici bağışlarla öz kaynağının oluşturulması Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Salih Karacabey’en hayallerinin gerçekleşmesini sağlar.
O hayalleri şöyle anlattı Sayın Karacabey; “İstiyorum ki üniversitemizi ilk 500’den tercih eden öğrenciye bunun karşılığında tüm öğrenim hayatı boyunca burs verelim. Ve yine öğrencilerimizden üç buçuk ve üstü ortalaması olanları bursla ödüllendirelim. İhtiyaç sahibi öğrencilerimizi destekleyecek bir vakıf imkanına sahip olalım. Bir gün bunları söyleyebilmeyi hayal ediyorum.”
Bunlar hayal değil aslına bakarsanız…
Dün bir adım atıldı devamı da gelmeli.
Bozok Üniversitesi Vakfı ne kadar büyük, gelişir ve desteklenirse üniversitenin ahengine, geleceğine projektör olur.
Bizler ömrünü Bozok Üniversitesi’ne vakfetmiş Yozgatlılar olarak böylesine ehemmiyetli bir kuruluşu desteklemek, vakıf düsturunun manevi hüviyetine uygun faaliyetler yürütmesine katkıda bulunmak zorundayız.
Çünkü üniversite biz, biz de üniversiteyiz, şimdilik çok fazla farkında olamasak da.