Yozgatlı nasıl mutlu olur?
Devasa devlet binalarıyla mı,
Bacasından siyah duman püskürten fabrikalarla mı,
Yoksa teşvikler, hibeler, sosyal yardımlar, gıda paketleri, hediyelerle mi?
Bunların hiçbiri Yozgatlı’yı mutlu etmeye yetmez; yetmiyor da.
Yozgat’a kazandırılan en baba yatırım nedir?
Yüksek Hızlı Tren…
Harika, mükemmel, konforlu, güvenli, hızlı.
Peşine inşallah Havalimanı da gelecek.
Ama Yozgatlı, bunların her birine bir müddet sonra alışacak.
2006 yılı…
Akşam saatleri…
Dönemin Belediye Başkanı Yusuf Başer’in ilk doğalgaz ateşlemesini yapacağına dair bir davet geldi. İlk doğalgazın yandığı ana şahitlik eden bir gazeteci ve Yozgatlı olarak yaşadığım heyecanı anlatamam.
Önce annemden pay biçtim.
Artık dar odunluklarda, ağır kömür kovalarıyla, is ve pisin içinde uğraşmayacaktı.
Yozgat’ın havası daha temiz olacak, yakıta harcanan masraf azalacaktı.
Fevkalade bir hizmet, büyük bir kazanım değil miydi?
Ama ne oldu?
Bir müddet sonra alıştık.
Sanki on yıllardır doğalgaz kullanıyormuşuz gibi oldu.
Hayat böyle sevgili yöneticiler…
İnsan fıtratı da…
Mesele; insanlara nefes aldıracak, sosyal hayata adapte edecek, ruhuna huzur, kalbine heyecan katacak işler yapabilmek.
Sizin için bir stadyuma milyonlarca lira harcamak gereksiz olabilir.
Hemen karşısındaki modern ve çok önemli olduğunu düşündüğüm kütüphane daha elzem gelebilir.
Ama biz burada neyi ayırt edemiyoruz biliyor musunuz?
Stadyumun yeri ayrı, kütüphanenin yeri ayrı…
Devasa devlet binalarının yeri ayrı.
İnsanları, Yozgatlıyı, ne istediğini dinleme vaktinin geldiğinin göstergesi oldu pazar günkü futbol müsabakası.
Gecikmeli de olsa, zararına da olsa, yanlış yerde de olsa Yozgat Şehir Stadyumu açıldı.
Emeği geçen herkesten Allah razı olsun.
Yozgat Belediyesi Bozokspor müsabakadan galibiyetle ayrılsa elbette çok daha güzel olurdu.
Ama umutluyuz; yükseliş devam edecek.
Gelelim stadyumdaki havaya…
Nasıldı?
İnsanlar akın akın maça geldi.
Ortaya çıkan bu kalabalık sadece takımın sahadaki başarılı performansıyla mı açıklanabilir?
Bir zamanlar bu şehir, en profesyonel liglerde mücadele etmiş bir futbol takımına sahipti.
Çok heyecanlı, çok iddialı atmosferlere ev sahipliği yaptı.
Yozgatlı için, nerede yaşarsa yaşasın, şehrinin futbol takımının durumu önemlidir.
Son yıllarda biz bu önemi ellerinden aldık.
Stadyumsuz geçen yıllar, şehirde takımların parçalanmışlığı…
Futbolu siyasete kurban etmiş bir şehir oldu Yozgat.
Varla yok arasındaki günlerin ardından küllendi zannedilen o heyecanın, aslında bir stadyumu tıka basa doldurabileceğini; üstelik soğuk havaya rağmen bunu yapabildiğini gördünüz değil mi?
Bu durum sadece bir taraftarlık ya da sempatizanlık meselesi değil.
Bu, Yozgatlı’nın nefes alma alanı…
Heyecanı…
İç dünyasında kendini bulduğu bir hâlin fotoğrafı.
Hülasa efendiler…
Stadyumu gecikmeli de olsa kazandıranlardan Allah razı olsun.
Ama lütfen bu şehrin, bu insanların mutluluklarını göz ardı etmeyin.
Her şeyi karın doyurmak, göz doldurmak olarak görmeyin.
Bir stadyumun verdiği mesajı lütfen iyi okuyun.