Yozgatlı yazar Merhum Abbas Sayar ‘Yozgat var, Yozgatlı Yok’ kitabını niçin yazdı, amacı neydi, kastı neydi?

Tek başına kitabı okumak ‘Yozgat var Yozgatlı yok’ sözünü açıklamaya yeter mi?

Yoksa yaşamak mı lazım bazı hakikatleri dile getirebilmek adına.

İsterseniz Abbas Sayar’ın kitabından şu satırları hatırlayarak devam edelim konuya:

- Bilmem hangi şehir uğradı bu garip talihsizliğe? Bir şehir ki kendi var, sanı var, adamı yok... İşte Yozgat bu garib talihsizliğin içinde. Yozgat var, Yozgatlı yok... Erzurumluyem, Kayseriliyem, Vanliyem, Şanliyem... Ama ’Yozgatlıyım’diyen yok. Dışarda belki, Yozgat’ın içinden ’Yozgatlıyım’diyen yok...Yozgatlı bilmez, ama şu gerçek ki, Yozgat tarihin en eski şehirlerinden biridir.

Şimdi Yozgat için kimin ne hesabı varsa diye başlayan cümlenin, kalan bölümüne yaşadığımız şehrin akıbetine dair ekleme yapacak olursak, kime neye göre durum belirlemek gerekir?

Hesaplar şehre göre mi, kişiye göre mi?

İnsan, nefis taşıyan bir canlı ise o nefsin ağır bastığı zevata Yozgatlı mı denir?

Yaşadığımız şehrin geleceği adına yapılan hesapların zamanla ‘kişisel’ hesaplara dönüşüyor olması maalesef yarınlara dair umutların üzerine bir karabasan misali çökmüş.

Hesaplar kişisel, yaşantılar kişisel, siyaset kişisel, bürokrasi kişisel, sivil teşkilatlanma kişisel, basın-yayın sektörü kişisel, sanat kişisel…

Kişiselleştirdiğimiz dünyada (Yozgat’ta) unutmuşuz!

Önce paylaştığımız şehrin insanlarını sonra da o şehri…

Yozgat için, yaşadığımız şehrin geleceği adına, yarınlarına dair kimin ne hesabı var ise ya bozulmuş ya da hesaplar kişiselleşmiş kıymetli hemşerilerim.

Zamanla, şehrin geleceği adına yapılan hesaplar da bir bir bozulmuş.

Üzülerek söylüyorum ki o bozgunun müsebbibi yine hesabı kişisel hesap sahipleri oldular.

Aslında mesele Yozgat’ın dünü ve bugünü üzerinden geri kalmışlığı, ya da hizmetlerin verimli ve doğru planlanmamış olmasına suçlu aramak değil tam tersi suçu üzerinden atmada maharet sahibi olduğumuzu dile getirmek.

Bugün de aynı problemi yaşıyor, yaşatıyoruz!

Siyaseten aynı cephede olması gerekenler, cephe pozu verseler de aynı hedefe yönelmiyor, aynı istikamete yürümüyorlar.

Hatta ve hatta memleket adına yapılan hayırlı hizmetlerin engellenmesine varan ayak oyunları, ihanet girdabı ve dahi akla hayale gelmeyen oyunlar.

Maalesef yaşadığımız şehrin yarınları adına ortak hasletlerin olmaması ya da hesapların kişisel veriler yani beklentiler üzerinden yapılması adına ego denilen nefis savaşlarının gölgesinde bir Yozgat oluşturdu.

Ve bu gün o Yozgat’ın faturasını Yozgatlı ödüyor.

Ve o yüzden Yozgat var Yozgatlı yok hükmünde kalıyor.

Yok hükmünde kalan her şeyden habersiz, safiyana duyguların ve memleket sevdasının sahibi Yozgatlı olmuş her vakit.

Yozgatlı’yı yok hükmünde gören kişisel maalesef bu günden yarına şehrin yarınları adına hesabı, kaygısı, derdi, tasası olmayan cenahtan oluşuyor değerli hemşerilerim.

Peki ne olacak, bu devran böyle gelmiş böylemi gidecek, ya da gitmeli mi?

İsterseniz bir kısmını yarın konuşalım.