Yozgat adına yapılan hesaplar ve zamanla kişisel hesaplar üzerinden seyreden şehir devranını konuşmaya bu gün de devam edeceğimizi söylemiştik.
Konuşalım o halde.
Zülfiyare dokunur mu bilmem ama bizim diyarda kimse kimsenin bırakın zülfünü, yaresini umurunda değil şehrin akıbeti.
Siyasi, ticari, bürokratik ve dahi sivil teşkilatlanma temsili noktasında bulunanlar üzerinde bir ayrışma var şu dönemde.
Diyeceksiniz ki, bu ayrışma yeni, çok mu bir aradaydık, memleket aşkını iliklerimize kadar yaşıyor muyduk.
Yozgat’ta makamlar arasında kuvvetler ayrılığı oluşmuş yıllar yılı.
Kimi zaman ast üstün, üst de astın yerine geçmiş ağabeylerinden aldıkları yetkilerle. Gölge hesabından yapılmış bilumum işler.
Ve maalesef bu durum memleket ahvaline katkıda bulunmak, tesir noktasında pozitif etki oluşturmak, daha çok çalışmak, üretmek için gerçekleşmemiş.
Tam tersi bu durum, siyasi yarıştan, üstünlük sağlamak, ego tatmin etmekten öteye gitmedi memleketimde.
Kuvvetler ayrılığı memleketin kurumlarını koordinasyondan uzak, başına buyruk, kişiler üzerinden plan yapan ve gelecek kurgulayan hale getirdi.
Ayrılıklar Yozgat’ı, arasında büyük yarıkların, viyadüklerin oluştuğu bir şehir hüviyetine getirdi.
Görünürdeki siyasi rekabet, siyaseten oluşan ayrılıklar, siyasi farklılıklar dahi bahsettiğimiz ayrılığın yanında masum kalır dersem abarttığımı düşünmeyin lütfen.
Ömrünün yaklaşık 20 yılını bu şehirde basın-yayın sektörüne vermiş bir Yozgatlı olarak, her daim ahvalimizi şu minvalde gördüm:
- (En basit örnekle): Bir yer kazılacaktır, herhangi bir kurum tarafından. Diğer hatlardan sorumlu kuruma haber verme tenezzülünde dahi bulunmamıştır. Hülasa tenezzül etmeme adına yürütülen işler millete menfaat getirmediği gibi oluşan kazanın neticesinde şehrin mağduriyetler yaşamasına neden olmuştur ki tüm bunları pek çoğumuz yaşayarak gördük.
Bu çok ama çok basit bir örnekti bu şehrimin güzel insanları.
Peki iyi tamam, biliyoruz, ayrılık-gayrılıklar bu şehre kene misali yapıymış, kader mi Allah’ın bize sunduğu diye bilirsiniz.
Değil elbette, tepkimiz, ortaya koyduğumuz refleks ayrılıkların bir an evvel sona ermesi, hiç olmaz ise nifak tohumu ekenlerin yetki mekanizmasından bir şekilde pasife edilmesi.
Yozgat’ta yeri geldiğinde masaya vuracak, yeri geldiğinde kulak çekecek, yeri geldiğinde sözü kılıçtan keskin, anne şefkati kadar merhametli ağabey duruşuna ihtiyaç var.
Ve maalesef aslında çok eskide kalması gereken bu tür durumlar günümüz şartlarında, içinde bulunduğumuz ayrılık Yozgat’ın da olmazsa olmaz kurtarıcı, nefes aldırıcı olacaktır.
Elbette ki tamamen, sıfır düzeyinde bir sükunet, Yozgat adına birliktelik, irade, sadece ve sadece Yozgat adına hesapların yapıldığı bir dünya düzeni istemeyecek kadar gerçekçi düşünmeye başladım.
Lakin biz de Yozgat dışında her türlü ortak paydamız var maalesef.
Bu şehrin bir ağabeyi olmalı, derken eskiye dönüş, ya da bir tekrarı telaffuz etmek değil, içinde bulunduğumuz süreçte maalesef sesini yükseltecek ağabeyin duruşuna olan özlem, ihtiyaç ve eksikliği dile getirmek niyetim.
Bu güne kadar ziyadesiyle eksikliğini hissettik bu günden sonra, özellikle de ayrılık-gayrılıkların aynı siyasi oluşumlarda dahi ziyadesiyle yaşandığı bir süreçte öylesine muhtacız ki.
Madem Yozgat ortak paydasında bir araya gelemiyoruz o halde paydayı Yozgatlıya bir bütün sunalım, zorla da olsa.