Kavga sadece mecliste kalmıyor. Bedeli dışarıda ödeniyor.
Peki ey ahali, pardon sevgili büyüklerim net soruyorum;
“Faturayı Kim Ödüyor?”
Siyasi ayrılıklar üzerinden yapılan her engelleme, aslında Yozgatlı’ya kesilen bir cezadır.
Proje gecikir, yatırım bekler, hizmet aksar.
Ama tartışma yapanlar akşam evine gider, vatandaş beklemeye devam eder.
Personel maaşları tartışması bunun örneği.

“ÖNCEKİ DÖNEM ALINDI” – “HEPSİ YOZGAT’IN EVLADI.”

İki cümle de doğru olabilir. Ama doğruyu kavga değil, plan çözer.
Bir fıkra anlatılır:
İki kişi aynı kayığa biner, biri öfkeyle karşı tarafın altını delmeye başlar. Diğeri bağırır: “Ne yapıyorsun?”
Cevap hazırdır: “Senin tarafı deliyorum.”
Kayık batınca taraf kalmaz.

ALGI SİYASETİ VE PUSLU HAVA

Son günlerde yaşananlar biraz da gündem olma çabası. Algı üzerinden siyaset.
Gürültüyle haklı çıkma arayışı.
Yalansa yalan deyin, daha detaya inmek de var, kapalı kapılar ardındakileri konuşmak ama Yozgat küçük yer, ağacı sallarsınız dal sallanır hesabı. Dalı sallama derdimiz olmadı, ama lütfen siz de Yozgatlı’nın dalını ırgalamayın (sallamayın)…
Oysa Yozgat küçük şehir. Burada rol yapamazsınız. Herkes herkesi tanır. Bugün bağırdığınız adamla yarın aynı masaya oturursunuz.
Yozgatlı’nın en son istediği şey bu; kavga değil, iş.
Bir siyasetçinin dediği gibi:
Turgut Özal, “Hizmet konuşur, laf susar” demişti.
Bizde ise laf konuşuyor, hizmet susuyor.
Bu gidiş iyi değil.
Yarın da, çıkış yolunu konuşalım olur mu?