Yozgat’ın siyaset sahnesine armağan ettiği en önemli isimlerden biridir Cemil Çiçek.
Altı dönem milletvekilliği yapmış, bunlardan sadece birini memleketi Yozgat’tan seçilerek geçirmiş. Lakin kalan beş dönem Ankara’dan olsa da yüreği hep Yozgat’ta atmıştır.
Bu memlekette onun adı “Cemil Abi”dir.
Siyasetin gürültüsünden uzak, ama memleketin derdine hep yakın bir duruşun adıdır.
Geçtiğimiz günlerde Bozok Üniversitesi’nin konuğuydu. Salon doluydu, kulaklar onda, gözler sakinliğinde. Konuştu; bağırmadan, dökmeden, kırmadan... Ama yine taşları yerinden oynattı. Zira onun sözüne yürek karışır, lafına siyaset değil memleket siner. Dedik ya, herkes konuşur ama az kişi konuşturur.
Cemil Çiçek’in Yozgat sevdası, sadece seçim zamanı kapı çalan cinsinden değildir.
O, bürokraside düğümlenen işleri Ankara’dan çözen, telefonla değil, takip ve dirayetle iş bitiren bir siyasetçidir. Yozgat’a gelen birçok yatırımın ardında onun gölgesi değil, gayreti vardır. Çünkü o bilir: "Kuru lafla pilav pişmez." Hizmet, lafla değil, alın teriyle gelir.
Eleştirir bazen, doğru. Ama o eleştirilerde kin değil, kaygı vardır.
Kızar ama küsmez. Hani derler ya; “Et tırnaktan ayrılmaz.” Onun da Yozgat’la olan bağı öyledir.
Sözü özdür. Yeri gelir der ki: “Devleti yönetmek, hamasetle değil, ferasetle olur.”
Bugün bu sözün ne kadar kıymetli olduğunu gördükçe, onun durduğu yeri daha da iyi anlıyoruz. Devletin işleyişinde, hukukun üstünlüğünde, bürokrasinin işleyişinde bir adım geride durup beş adım öne çıkanlardan olmuştur.
Cemil Çiçek, Yozgatlı'nın yüreğinde ayrı bir yerdedir. Çünkü o sadece siyaset yapmadı, gönül aldı. Yozgatlı'nın tabiriyle söyleyelim: “İnsan bir kere güven verdiyse, o güven yıllarca hatırlanır.” Cemil Abi bu güveni yıllar evvel verdi, hâlâ karşılığını alıyor.
Hülasa makamlar geçici, izler kalıcıdır. Cemil Çiçek, iz bırakanlardan oldu. Yozgat’a vefa, memlekete sadakat böyle bir şeydir işte.
Cemil Çiçek’i memleketi Yozgat'ta görmek güzeldi. Bu arada organizasyona ev sahipliği yapan Yozgat Bozok Üniversitesi'nin Osmanlı'dan günümüze Yozgat'ta devlet adamlarını anlatan, tanıtan etkinliğini doğru ve yerinde buluyorum bundan sonraki de heyecanla bekliyorum.
"Üniversite olmanın sadece eğitim ya da kendi alanında çalışma yapmak olmadığını; bulunduğu bölgenin refleksi, hafızası ve hatta vicdanı olabilmesinin manasını, şimdi bu programla çok daha iyi gördük.
Çünkü gerçek üniversite, sadece bilgi üreten değil, yaşadığı coğrafyanın ruhunu hisseden, sorunlarına ses, yarınlarına ise umut olabilendir."